Toplumun Ahlaki Değerleri ve Hayasızlık Sorunu

Özgür Can Karagöz
5 min readSep 15, 2023

--

For the English version of this article, follow here: https://oxyntr.medium.com/1710ee4cd42f.

Bismillahirrahmanirrahim,
Hamd alemlerin rabbi Allah ( CC )'ya mahsustur. Allah (CC)'nın bütün peygamberlerine ve onların ashablarına salat ve selam olsun.

Değerli kardeşlerim,
Ahir zamanda yaşadığımız bir gerçek. Her geçen gün toplumlarımızın temelleri sarsılıyor, ahlaki değerlerimiz erozyona uğruyor. Ele alabileceğimiz birçok sorun var, ancak bir yerden başlamak gerekiyor. Bu nedenle, bugün ilk olarak, kamuya açık yerlerde cüretkar bir şekilde gerçekleştirilen zina vakasına dikkat çekmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Twitter’da denk geldiğim bir paylaşım beni derinden etkiledi ve bu yazıyı kaleme almak zorunda hissettim.

Zina’nın kötü bir iş olduğunu yüce Rabbimiz Allah (C.C) bizlere bir ayeti kerimesinde şu şekilde bildirmektedir.

“Zinaya yaklaşmayın. Zira zina yapmak, bir hayasızlık olup çok kötü bir yoldur.” ( İsra Suresi, 32 )

Dikkat ederseniz, Rabbimiz sadece zina yapmamamızı değil, zinaya yaklaşmamamızı emreder. Kuran Yolu tefsirine göre, bu ifade, zinaya götürebilecek her türlü davranıştan kaçınmamız gerektiğini vurgular. Burada zina yasağının ardından “Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur” denilmesi, zinanın insanın fıtratına ve akıl-selimine aykırı olduğuna işaret eder.

Zina’yı tam olarak açmak gerekirse bir hadiste sevgili Peygamberimiz ( S.A.V ) bizlere şu şekilde bildiriyor.

“Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır.” (Buhârî, İsti’zân 12, Kader 9; Müslim, Kader 20–21. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 43)

Bu hadisi açıklamak gerekirse sizlerin’de anlayabileceği gibi sadece cinsel organ ile gerçekleşmiyor. Bundan dolayıdır ki Rabbimiz İsra suresinde bizlere yaklaşmamızı emrediyor. Hadislere devam ettiğimizde ise sevgili Peygamberimiz ( S.A.V )’in başka bir hadisinde günümüzü işaret ediyor.

Yeryüzünde Allah’ın değer verdiği bir tek insan kaldığı sürece kıyamet kopmaz. Hatta öyle bir zaman gelecek ki, yolun gündüzün ortasında, sokakta açıktan kadınlarla cinsi ilişkide bulunurlar da hiç kimse bunu garipsemez ve bu durumu değiştirmeye gayret etmez. Bunlara: ‘Keşke biraz yolun kenarına çekilseydiniz ya!’ diyen kimse, o devrin en muhafazakâr, en itibarlı adamıdır. Bu adamın o cemiyetteki konumu, (ey ashabım!) sizdeki Ebu Bekir ve Ömer’in konumu gibidir.” (Hâkim, el-Müstedrek)

Sevgili Peygamberimiz ( S.A.V ) bu hadiste, hayasızlık gibi ahlaki sorunların zaman içinde yaygınlaşacağını, Rabbimizden aldığı gâyb bilgisi ile bizlere bildiriyor ve konunun önemini vurguluyor.

Üzülerek belirtmek istiyorum ki bu ahlaksız, kötü, hayasız olan iş artık umuma açık yerlerde işlenmeye başlanmış ve her geçen günde devam ederek artmaktadır. İslam’a göre zina kebair ( büyük ) günahlardan sayılmıştır. Bu yapılan eylem hem uhrevi hem de dünyevi olarak bir suçtur ve cezası vardır.

İslam da cezası şu şekilde bildirilmiştir.

“Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Eğer Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, Allah’ın dinini tatbik hususunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk onların cezalarına şahit olsun.” ( Nur Suresi, 2 )

Ülkemizde ise;

Hayasızca hareketler, Türk Ceza Kanunu’nun 225. maddesinde yer almaktadır. Herkese açık bir yerde alenen cinsel davranışlarda bulunulması suç olarak sayılmıştır. Kanunda “alenen cinsel ilişkide bulunma” veya “teşhircilik” hareketlerinden birinin yapılması halinde hayasızca hareketler suçu işlenmiş olacaktır. Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Dünyada ise;

Bir çok ülkede bu eylem toplum ahlakında bozulmalara yol açtığı için büyük bir suç olarak kabul edilir ve ciddi cezalara tabidir.

Bu tür davranışları gören kişiler, önce uyarmalı ve davranışların devam etmesi veya saldırgan bir tepki verilmesi durumunda en yakın kolluk kuvvetlerine bildirmelidir.

Zina, aile yapısını ve toplumun sosyal dokusunu tahrip eden bir suçtur. Ayrıca, cinsel yolla bulaşan hastalıkların yayılmasına da katkıda bulunurlar. Tedavi edilebilir bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında sifiliz, bel soğukluğu, klamidya ve trikomoniyaz bulunurken, tedavi edilemeyen veya ölümcül olanlar arasında hepatit B, herpes simplex, HIV (AIDS) ve HPV yer alır. Bu hastalıkları başka yazılarımızda inceleyeceğiz.

Maddi hastalıkların yanı sıra, zina ve hayasızlık gibi ahlaki sorunlar, insanların maneviyatını da zedeler. Yüce Allah’ın gazabı, vicdan azabı ve hatta iman kaybı gibi manevi hastalıklara neden olabilir.

Üzgün bir şekilde ifade etmeliyim ki, medya yayınları ve internet aile hayatını ciddi şekilde etkileyen olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Müstehcen içerikler, yüksek oranda kültürel ve dini değerlerimize zarar verme politikası izlemektedirler. Medya araçlarının en büyük izleyici kitlesi gençler ve çocuklar olduğundan, bu tahribatın en çok onları etkilediği unutulmamalıdır.

Her bireyin kendi ahlaki sorumluluğunu taşıması önemlidir. Bireysel sorumsuzluk, toplumun ahlakını olumsuz yönde etkilemektedir.

Teknoloji, sağlık, tekstil, gıda ve diğer sektörlerdeki büyük şirketler, fıtrata aykırı davranışları teşvik ederek sorunun büyümesine katkıda bulunurlar. Gençler ve çocuklar, zihinsel ve bedensel gelişimlerini tamamlamamış oldukları için yetişkinlere göre daha savunmasızdırlar.

Şuanki yapılan politikalar, çalışmalar negatif sonuçlar doğurmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı verilere göre cinsel suç oranları 2021–2022 yılları arasında 5 kat artmıştır.

Rabbimiz yüce Allah (C.C.), Kuran-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz.” (Âl-i İmrân sûresi, 110)

“Sizi yeryüzünün halîfeleri yapan, verdiği nimetlerle sizi imtihan etmek için bir kısmınıza diğerlerinden üstün dereceler veren O’dur. Şüphesiz Rabbin, azabı pek çabuk olandır; bununla beraber O, elbette çok bağışlayıcıdır ve engin merhamet sahibidir.” (En'âm Suresi, 165)

Bu ayeti kerimeler, insanların toplum içindeki önemli rolünü vurgular. Rabbimiz bizleri En’âm Suresi’nde “yeryüzünün halifeleri” olarak tanımlar. Bu, insanlığın yaratılışındaki yüce amacını anlatır. İyiye teşvik edip kötülükten koruma görevi, biz Müslümanlara verilmiştir.

Toplumun bu bozukluğunun aniden düzelmesi elbette ki zordur, ancak her şeyden önce bu sorunu ele almalı ve çözüm yolları aramalıyız. İşte bazı çözüm önerileri:

Dini ve Manevi Rehberlik: İslam hocaları, topluma ahlaki değerlerin önemini anlatmak ve rehberlik etmek için önemli bir rol oynarlar. Manevi rehberlik, toplumun ahlaki bilincini güçlendirebilir.

Eğitim ve Bilinçlendirme: Toplumun ahlaki değerlere saygı göstermesi ve hayasızlığın önlenmesi için eğitim çok önemlidir. Özellikle genç nesil, bu değerleri anlayıp içselleştirebilmelidir. Aileler, okullar ve toplum liderleri bu konuda aktif bir rol oynayabilir.

Aile İçi İletişim: Aileler, çocuklarına ahlaki değerleri aşılamak için açık iletişim kurmalıdır. Çocuklar, ailelerinden bu değerleri öğrendikleri için aile içi iletişim bu konuda kilit bir rol oynar.

Medyadan Korunma: Medyanın olumsuz etkilerinden korunmak için aileler, çocuklarının medya kullanımını denetlemeli ve aile içi medya kuralları oluşturmalıdır. Ayrıca medyanın olumlu ve eğitici içeriklerini teşvik etmek de önemlidir.

Gençlerin Rehberlik ve Desteklenmesi: Gençlerin ergenlik dönemlerinde zorlu süreçler yaşadıkları unutulmamalıdır. Toplum, gençlere rehberlik etmeli, onların ihtiyaçlarına duyarlı olmalı ve sağlıklı bir şekilde büyümelerini desteklemelidir.

Cezai Müeyyideler: Yasaların, hayasızlık gibi toplumsal zararları önlemek amacıyla etkili bir şekilde uygulanması önemlidir. Ceza adalet sistemi, bu tür suçları caydırıcı kılacak şekilde işlemelidir.

Toplumsal Farkındalık: Kamuoyu, toplumun ahlaki değerlerini koruma ve hayasızlık gibi sorunlarla mücadele konusunda bilinçlendirilmelidir. Bu, sivil toplum örgütleri, medya ve toplum liderleri tarafından yapılabilir.

İyilik ve Yardımlaşma: İyilik ve yardımlaşma kültürünün teşvik edilmesi, toplumun daha sağlam bir temele sahip olmasına katkı sağlar. İnsanlar birbirlerine destek olmalı ve olumsuz davranışları engellemek için birlikte çalışmalıdır.

Adalet ve Eşitlik: Adalet sistemi, toplumda ahlaki değerleri korumak için etkili bir şekilde işlemelidir. Adaletin sağlanması, toplumun güvenini artırabilir.

Sonuç olarak, toplumun ahlaki değerleri koruma ve hayasızlık gibi olumsuz davranışları engelleme çabaları, eğitim, bilinçlendirme, aile içi destek, yasaların uygulanması ve toplumsal farkındalık gibi bir dizi faktörün bir araya gelmesiyle daha etkili hale getirilebilir. Bu çaba, daha sağlıklı ve daha adil bir toplumun oluşturulmasına katkı sağlayabilir. Son olarak aşağıdaki hadis’i sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.” Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77

İnşallah bütün kardeşlerimizi bu beladan kurtarabiliriz.

Her birimizin bu zorluğun üstesinden gelmek için çaba sarf etmesini ve toplumsal ahlaki değerleri koruma yolunda birlikte çalışmayı umuyorum.

Ve Selamın Aleyküm…

--

--